MUTFAKTA
Kim uçmak istemez ki bulutların arasında özgürce süzüle süzüle, yemek yapma derdi olmadan. Salata yapmak kolaydır. Tezgâhın altındaki dolaptan bulabileceğiniz malzemeleri çıkarır, yıkar, istediğiniz ebatlarda keser, üstüne tuzunu, yağını döker, limonunu da sıktınız mı yemeye hazır hale gelir ama yemek yapmak zordur. Hele hele aklımızda piknik tüpü olarak yer edinmiş o minik tüplerin üzerinde yapmak daha zordur. Ama bazı şeyleri öğrenmenize yardım eder –tavanın sapı, tencerenin kulpu- .
Bir gün yaparken pilavı, kızartmışken şehriyeyi, az önce eklemişken pirinci, bir şeyi unutmuşsunuzdur. Birazdan tavanın yere düşmesiyle zor tutarken kendinizi okkalı bir küfür sallamamak için aklınız başınıza gelir. Ama merak etmeyin büyük bir başarı gösterip tamamını dökmeyi başaramazsanız yarısı genelde tavanın içinde kalır. Artık büyük dersler çıkarmışsınızdır bu olaydan ve ikinci raunda hazırsınızdır. Bu sefer sap elinize yapışmış gibidir, hiç bırakmazsınız. Ama muhabbet ederken arkadaşınızla geç kalmışsınızdır fark etmede şehriyenin çoğunun yandığının. Ama siz siz olun yanan kısmı kaşıkla çöpe atayım kalan sağlar bizimdir düşüncesine sığınarak potansiyel pilavınızın şimdiden çöpe gitmesini garantilemeyin, yanık tadına bir sempati duymuyorsanız.
Bu arada makarnayı hafife almayın (hafife alma hafife alma, aşk…). Yapması zor olmasa da zaman alabileceği gerçeğini asla unutmayın, hele hele ramazanda iseniz ve sahurda hocanın ezanı okumaya yarım saatlik bir süresi kalmışken denememeniz sizin yararınızadır. Ama ben heyecandan hoşlanırım, zamanla yarışmaya bayılırım derseniz sorun yok fakat siz yine de en azından bir b planı olarak yavaştan ekmeğinize çokokrem sürerek yemeye başlayın ve sabahleyin makarnanın neredeyse tenceredeki tüm suyu içerek dev bir hal alacağını hayal ve iftarda yenecek halde olmasının umut edin.
Aslında durum o kadarda kötü değil, bayrama fazla kalmamış diye kendinizi teselli ederek annenizin güzel yemeklerine kavuşacağınız günleri bekleyerek kendinizi avutabilirsiniz ve bir daha ki sefer evden geri dönmeden önce annenizden uygulamalı olarak birkaç yemek öğrenirseniz değmeyin keyfinize.
Bir gün yaparken pilavı, kızartmışken şehriyeyi, az önce eklemişken pirinci, bir şeyi unutmuşsunuzdur. Birazdan tavanın yere düşmesiyle zor tutarken kendinizi okkalı bir küfür sallamamak için aklınız başınıza gelir. Ama merak etmeyin büyük bir başarı gösterip tamamını dökmeyi başaramazsanız yarısı genelde tavanın içinde kalır. Artık büyük dersler çıkarmışsınızdır bu olaydan ve ikinci raunda hazırsınızdır. Bu sefer sap elinize yapışmış gibidir, hiç bırakmazsınız. Ama muhabbet ederken arkadaşınızla geç kalmışsınızdır fark etmede şehriyenin çoğunun yandığının. Ama siz siz olun yanan kısmı kaşıkla çöpe atayım kalan sağlar bizimdir düşüncesine sığınarak potansiyel pilavınızın şimdiden çöpe gitmesini garantilemeyin, yanık tadına bir sempati duymuyorsanız.
Bu arada makarnayı hafife almayın (hafife alma hafife alma, aşk…). Yapması zor olmasa da zaman alabileceği gerçeğini asla unutmayın, hele hele ramazanda iseniz ve sahurda hocanın ezanı okumaya yarım saatlik bir süresi kalmışken denememeniz sizin yararınızadır. Ama ben heyecandan hoşlanırım, zamanla yarışmaya bayılırım derseniz sorun yok fakat siz yine de en azından bir b planı olarak yavaştan ekmeğinize çokokrem sürerek yemeye başlayın ve sabahleyin makarnanın neredeyse tenceredeki tüm suyu içerek dev bir hal alacağını hayal ve iftarda yenecek halde olmasının umut edin.
Aslında durum o kadarda kötü değil, bayrama fazla kalmamış diye kendinizi teselli ederek annenizin güzel yemeklerine kavuşacağınız günleri bekleyerek kendinizi avutabilirsiniz ve bir daha ki sefer evden geri dönmeden önce annenizden uygulamalı olarak birkaç yemek öğrenirseniz değmeyin keyfinize.
Yorumlar
Yorum Gönder
sen de yaz yaz yaz buraya yaz bütün sözlerini