Bir Askerin Günlüğü III
2008.12.27
Burada da son dönem Türk filmlerini takip edememe durumum devam etti.
Buraya gelmeden önce en çekindiğim konulardan biri de yemeklerdi. Yemekteyiz'deki tipler gibi olmasam da biraz yemek seçer, her sebzeye eşit davranmazdım. Korktuğum başıma gelmedi, yemekler yenebilir cinsten. Burada annenizin yemekleriyle kıyaslanabilecek yemekler yiyemeyeceğiniz kesin ama aç da kalmazsınız. Karnınızı kantinden ekmek arası ve diğer gıda çeşitleriyle doyurma alternatifiniz olsa da kesinlikle tavsiye etmem çünkü başta sağlığınız için daha sonra da bütçeniz için sakıncalı. Yemekhanede çıkan yemekler günlük ihtiyaçlarınızı (protein vs.) karşılayacak şekilde hazırlanıyor, bu da düzenli beslenmenize yardımcı oluyor. Kahvaltı dışındaki öğünlerde çoğunlukla meyve (mandalina, portakal, muz, elma [verilme sıklığına göre]) oluyor. Kahvaltının değişmez elemanı yeşil zeytin, çay olmadığı günlerde (süt veya meyve suyu oluyor) bile var. Yeşil zeytinin yanında kakaolu fındık ezmesi, reçel, bal, tahin pekmez, helva, yumurta, kek, bisküvi, patates kızartması veya suda patates ile karşılaşabilirsiniz.
Bu ara hafta sonları hariç her gün yemin töreninde yapacağımız hareketlerin provasını yapıyoruz. Bandoyla yürürken biraz zorlanıyordum ama olayı çözdüm, davulu takip etmek yetiyor, sol, sol, sol, sağ, sol. Şu anda biraz tören adımında zorlanıyorum ama yeterli zaman olduğundan fazla endişeli sayılmam bu konu hakkında.
Burada çeşitli askeri terimleri de anladığım ve analatabildiğim kadarıyla yazmaya çalışıyorum. Askere gitmemiş olanlar için okuması zevkli olabilir.
Tören yürüyüşü: | > \ | gibi bir şey.
Biraz öksürmeye başladım bugün. Bunun üzerine sivil eşyadaki çantamdan tabanlığı alıp botlarımın içine yerleştirdim, şimdi ayaklarım daha az üşüyor.
Kep yerine bere takılmasını da izin verilmeye başlandı. Sıcaklıklar eksi iki ile eski sekiz derece arasında.
Zaman görecelidir, bu yüzden şafak saymayı hiç düşünmüyorum, nasılsa askerliğim bittiğinde haber verirler (diyordum ama son doksan günde şafak karalamaya başladım ben de).
Su tüketimim biraz azaldı, bunu düzeltmem lazım, kendime ait bir dolabım olsa litrelik su alıp içine koyabilirim.
Yeni arkadaş edinmede pek eli çabuk olmadığım için henüz 325'lerle ve diğer askerlerle pek samimiyet kuramadım ama yavaş yavaş o da olur.
Gelmeden önce saatin kordonunu tamir ettirmiştim ama buraya geldiğim ilk gün koptu. Evdekilere ışıklı bir tane almalarını söyledim, inşallah yemin törenine gelirken getirebilirler.
Ben bir 325 kısa dönemim Afyonkarahisar'da
Ne sen bunun farkındasın ne de albay farkında
Az önce telefonla konuştum bir saat almışlar. Hava karlı veya buzluysa sakın gelmeyin dedim, inşallah o günlerde hava güzel olur.
Buraya gelmeden önce en çekindiğim konulardan biri de yemeklerdi. Yemekteyiz'deki tipler gibi olmasam da biraz yemek seçer, her sebzeye eşit davranmazdım. Korktuğum başıma gelmedi, yemekler yenebilir cinsten. Burada annenizin yemekleriyle kıyaslanabilecek yemekler yiyemeyeceğiniz kesin ama aç da kalmazsınız. Karnınızı kantinden ekmek arası ve diğer gıda çeşitleriyle doyurma alternatifiniz olsa da kesinlikle tavsiye etmem çünkü başta sağlığınız için daha sonra da bütçeniz için sakıncalı. Yemekhanede çıkan yemekler günlük ihtiyaçlarınızı (protein vs.) karşılayacak şekilde hazırlanıyor, bu da düzenli beslenmenize yardımcı oluyor. Kahvaltı dışındaki öğünlerde çoğunlukla meyve (mandalina, portakal, muz, elma [verilme sıklığına göre]) oluyor. Kahvaltının değişmez elemanı yeşil zeytin, çay olmadığı günlerde (süt veya meyve suyu oluyor) bile var. Yeşil zeytinin yanında kakaolu fındık ezmesi, reçel, bal, tahin pekmez, helva, yumurta, kek, bisküvi, patates kızartması veya suda patates ile karşılaşabilirsiniz.
Bu ara hafta sonları hariç her gün yemin töreninde yapacağımız hareketlerin provasını yapıyoruz. Bandoyla yürürken biraz zorlanıyordum ama olayı çözdüm, davulu takip etmek yetiyor, sol, sol, sol, sağ, sol. Şu anda biraz tören adımında zorlanıyorum ama yeterli zaman olduğundan fazla endişeli sayılmam bu konu hakkında.
Burada çeşitli askeri terimleri de anladığım ve analatabildiğim kadarıyla yazmaya çalışıyorum. Askere gitmemiş olanlar için okuması zevkli olabilir.
Tören yürüyüşü: | > \ | gibi bir şey.
Biraz öksürmeye başladım bugün. Bunun üzerine sivil eşyadaki çantamdan tabanlığı alıp botlarımın içine yerleştirdim, şimdi ayaklarım daha az üşüyor.
Kep yerine bere takılmasını da izin verilmeye başlandı. Sıcaklıklar eksi iki ile eski sekiz derece arasında.
Zaman görecelidir, bu yüzden şafak saymayı hiç düşünmüyorum, nasılsa askerliğim bittiğinde haber verirler (diyordum ama son doksan günde şafak karalamaya başladım ben de).
Su tüketimim biraz azaldı, bunu düzeltmem lazım, kendime ait bir dolabım olsa litrelik su alıp içine koyabilirim.
Yeni arkadaş edinmede pek eli çabuk olmadığım için henüz 325'lerle ve diğer askerlerle pek samimiyet kuramadım ama yavaş yavaş o da olur.
Gelmeden önce saatin kordonunu tamir ettirmiştim ama buraya geldiğim ilk gün koptu. Evdekilere ışıklı bir tane almalarını söyledim, inşallah yemin törenine gelirken getirebilirler.
Ben bir 325 kısa dönemim Afyonkarahisar'da
Ne sen bunun farkındasın ne de albay farkında
Az önce telefonla konuştum bir saat almışlar. Hava karlı veya buzluysa sakın gelmeyin dedim, inşallah o günlerde hava güzel olur.
Yorumlar
Yorum Gönder
sen de yaz yaz yaz buraya yaz bütün sözlerini