Kağıtuçurmaz
Yaygın isimleri kağıt ağırlığı olan bu nesnelerden bir doğum günü hediyesi arayışındayken haberdar olmuştum çok da uzak olmayan bir geçmişte. Benim dünyama ait olmayan bir cisimdi sanki, hem yazım alışkanlıklarımdan hem de belki şurada belirttiğim nedenlerle. Ama sevmiştim, bir tanesine sahip olsaydım kullanırdım, işime yarardı. Oyuncak gibi de biraz, elimde oynardım.
Bu şekliyle de harikaydı ve hayatıma giren maddelerden biri olmuştu, yakınımda olmasa da. Ama daha güzel olabileceğini gördüm -hiç hayal bile edemezken- Bilge Karasu'nun Alsemender hikayesini okurken. O dönemlerdeki günlük isimleri mi bu şekildeydi, yoksa Bilge Karasu'nun mu tercihiydi bilmiyorum ama bu eşya için kağıt ağırlığı yerine kağıtuçurmaz kelimesi kullanılmıştı ve benim de çok hoşuma gitti, kesinlikle ismi bu olmalıydı. Niye değildi ki?
Kağıt ağırlığı da fena değil ve daha iyisinin olduğunun ayırdına varana kadar kullanılabilir. Daha iyisini bilirken bunu yapmaksa kolay olmaz diye düşünüyorum. Bundan sonra onunla ilgili cümlelerim şöyle olacak: kağıtuçurmazımı gördünüz mü, bulamıyorum, yeni kağıtuçurmazım nasıl, ucuzluktan aldım, onun kağıtuçurmazı gibiydi, hiçbir yere gitmesine izin vermiyordu, kağıtuçurmazım olsan, tutsan beni, kağıtuçurmazı yok, terasta çalışıyor, müstehak ona, kağıtuçurmaz üretimimiz ve karlılığımız her geçen gün artıyor azizim, kağıtuçurmaz da kağıtlarla anlaşmış gibiydi parçalanmak pahasına yere düşüp romanın gidişatını beğenmeyen kağıtların uçuşuna son bir bakış atarken, kağıtuçurmaz sanki görevinin bilincindeymiş gibi çok ciddi yapıdaydı...
Uçmak gibi güzel bir eylemi olumsuzlayan, engelleyen bir ifade bazılarına sevimsiz gelebilir ama buradaki uçurmamanın nedenine baktığımız zaman iyi niyeti görmemek imkansız. Kağıtuçurmaz, rüzgara karşı pek de savunması olmayan kağıtların bir koruyucusu adeta bu ismiyle de. Ne romantik, ne abartı değil mi?
Gülümsedi. Kâğıtuçurmazını mektubun üzerine koydu, kapısını kilitledi, kendisini çağırmağa gelen yardımcısının ardından yürüyerek bilgisayarın az önce verdiği ilk sonuçları incelemeğe gitti.
...
Yeniden masasının başına geçip kâğıtuçurmazın altında yarım bıraktığı mektubu görünce, yorulduğunun, acıktığının farkına vardı.
kağıtuçurmazı koydum adının üstüne gidemeyeceksin bu kez...gazeteler bile değil, kitaplarda yer alacaksın sen sevgilim...ne düzeltmelere gerek olacak ne de eklentilere...
Bergere'in apartmanında her yan gülünç ve acayip şeylerle doluydu: boyalı tahtadan yapılma kadın bacakları üstünde duran kırmızı ipekli sandalyelerin minderleri, küçük Zenci heykelleri, demirden yapılma, üstü dikenli bir bekâret kemeri, içine küçük kaşıklar batırılmış alçıdan yapılma kadın göğüsleri, masanın üstünde bronzdan yapılma koskocaman bir bit ve kâğıt uçurmaz işi gören ve Mirtra Mezarlığı'ndan aşırılmış bir keşiş kafatası.
Yorumlar
Yorum Gönder
sen de yaz yaz yaz buraya yaz bütün sözlerini