Saprili Toplayıcı

Üç yüz kişiydiler, genç ve güçlüydüler:

Ve öldüler!

 

Sabah tarlaları toplayacaktım,

Denizin ortasında bir tekne gördüğümde.

Buharla çalışan bir tekneydi,

Ve üç renkli bir bayrak dalgalandırıyordu.

Isola di Ponza'da durdu,

Bir süre durdu ve sonra geri geldi;

Geri geldi ve burada kıyıya çıktı;

Silahla çıktılar karaya ama savaşmadılar bizimle.

 

Üç yüz kişiydiler, genç ve güçlüydüler:

Ve öldüler!

 

Silahla çıktılar karaya ama savaşmadılar bizimle,

Ama yeri öpmek için eğildiler:

Tek tek yüzlerine baktım;

Hepsinde hem gözyaşı hem de gülümseme vardı:

İnlerinden çıkmış hırsızlar olduklarını söylediler,

Ama bir somun ekmeğimizi bile almadılar;

Ve tek bir çığlık attıklarını duydum:

— Kıyımızda ölmeye geldik! —

 

Üç yüz kişiydiler, genç ve güçlüydüler:

Ve öldüler!

 

Mavi gözlü ve altın saçlı,

Bir genç önlerinden yürüyordu;

Cesaretimi toplayıp elinden tutarak,

Sordum: — Nereye gidiyorsun, yakışıklı Kaptan?

Bana baktı ve cevap verdi: - Ah, ablam,

Güzel ülkem için öleceğim! -

Tüm kalbimin titrediğini hissettim,

Diyemedim: — Tanrı yardımcınız olsun! —

 

Üç yüz kişiydiler, genç ve güçlüydüler:

Ve öldüler!

 

O gün tarlaları toplamaya gitmeyi unuttum,

Ben de onların peşinden gitmeye başladım:

Jandarmalarla iki kez çatıştılar,

Ve birbiri ardına silahlarından kurtuldular:

Ama manastırın duvarlarındayken,

Bir trompet ve davul sesi duyuldu;

Ve dumanın, silah seslerinin ve parlamaların ortasında,

Binden fazla mermi üzerlerine düştü.

 

Üç yüz kişiydiler, genç ve güçlüydüler:

Ve öldüler!

 

Üç yüz kişiydiler ve kaçmak istemediler;

Üç bin gibiydiler ve ölmek istiyorlardı:

Ama ellerinde silahlarla ölmek istediler,

Ve önlerinde ova kan akıyordu.

Savaştıklarını gördüğüm sürece onlar için dua ettim;

Ama birdenbire zayıf düştüm, izleyemedim gayrı...

Daha da görmedim aralarında,

O mavi gözleri ve o altın saçları!

 

Üç yüz kişiydiler, genç ve güçlüydüler:

Ve öldüler!


Bugün siz de İtalya’yı karıştıran heykel... haberlerini görmüş ve haberlerde heykelin bir şiirden ilham alınarak / şiire ithaf edilerek yapıldığını öğrendikten sonra şiiri merak etmiş olabilirsiniz. Şiiri İngilizce çevirisi üzerinden Türkçeye çevirdim. Şiir, Luigi Mercantini tarafından 1857'de La Spigolatrice di Sapri başlığıyla yazılmış. Asıl dilinden okuyamasam da İngilizce çevirisi bile çok etkileyici. Şiirin daha güzel bir Türkçe çeviriye sahip olması için düzeltme önerileriniz varsa yorumla belirtmekten çekinmeyiniz.

Haber sitelerine göre şeffaf elbiseli kadın heykelinin şiirde bahsedilen olayı anlatmak için doğru bir yol olup olmadığı konusunda İtalya ikiye bölünmüş. Olur böyle şeyler, bizde de neler için ikiye bölünülmüyor ki. Ben hangi tarafta olursam olayım, işin hiç sanatsal tarafına bulaşmadan karşı tarafa çıkar cebindeki telefonu bakayım deyip tartışmayı kazanırdım.

Şiiri de okuduktan sonra şiirin konu aldığı olayı merak ettiniz değil mi? Eğer öyleyse Türkiye'de gazetecilik yapmıyorsunuz demektir. Her haberi tek tek incelemedim ama baktıklarım içinde tarihi olaydan bahseden bir taneye denk gelmedim. Neyse yabancı basın bir tık daha iyi gibi, sayelerinde şiirin İtalyan devrimci Carlo Pisacane'nin Napoli Krallığına karşı yaptığı başarısız seferini takip etmek için işini bırakan bir kadın çiftçiden bahsettiğini öğreniyoruz.

Heykel, benim heykel dendiğinde aklıma gelen heykeller gibi. İtalyayı sanata karşı daha anlayışlı olmak üzere son dönem heykellerimizi incelemeye davet ediyorum.

Heykel de heykel de heykel nerede diyebilirsiniz ve son derece haklısınız ama heykelin güzel bir fotoğrafına denk gelemediğim için buraya eklemek istemedim. Teselli olarak şu şarkıyı paylaşayım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mızıka Tabları Nasıl Okunur

Muhtar Kellesi

conio.h