maidis

Geçtiğimiz günlerde yeni bir kablosuz modem almak zorunda kaldım. Alırken de ne yazık ki gözettiğim kıstaslar arasında kalite ön sıralarda gelemedi. Bunun da elbette bir bedeli olacaktı. Modem genel anlamda şimdiki ihtiyaçlarımı karşılasa da düşük sinyal seviyesi oluştuğu için sürekli çıkan bilgilendirme mesajları bir yerden sonra canımı sıkmaya başladı. Her zamanki taktiğim olan, sorunun kendiliğinden çözülmesini beklemeyi bugüne kadar devam ettirdikten sonra başka neler yapılabilir diye bakınmanın iyi olacağına karar verdim az önceki son bildirim mesajının ardından. Tamam modemim mükemmel bir tane değildi ve ara ara bana düşük sinyal seviyesi sağlıyordu ama bunu KDE'nin her an yüzüme vurmaya hakkı yoktu ki. Neyse ki böyle düşünen bir tek ben değilmişim KDE Hata Takip Sistemi'ndeki  user is "overnotified" when signal strength is nearly low başlıklı kayıt ve LinuxQuestions.org'daki  Low signal warning is driving me nuts! konu başlığı burada yazdıklarımın be

İnsanlar şu işletim sistemi kolaydır, şu işletim sistemi zordur diyorlar ya tamamen saçmalık. Bildiğin işletim sistemi vardır, bilmediğin işletim sistemi vardır sadece. Birisinin kullandığı işletim sistemini bile kuramazken başka bir işletim sisteminin kurulumuna zor demesi ne kadar doğrudur bilmiyorum. Aynı şekilde kullanımı da buna dahil edebiliriz. Sen kullandığın işletim sisteminde yapılması gereken her şeyi başkasına yaptır, kullanıma hazır hale getirt, hiç bir şeyini bilme sonra bu işletim sistemine kolay de, hadi oradan. Bir de insanların şu huyu var. Sorsan kullandığı işletim sisteminin çekirdeğini cevap veremez ama Linux'a da laf etmekten geri durmaz, herkes kernel geliştiricisidir sanki. Tamam özgür yazılım, Linux, Linux dağıtımları eleştirilsin de, bunlar birbirine karıştırılmasın bir zahmet (ukalalık yapmıyorum, sadece insanlar eleştirdiği şey hakkında bilgileri olmasa dahi, eleştirdiği şeyin ne olduğunu bilsin diyorum). Çünkü her şey böyle çorba olunca bir işe yaramı

Havalar çok sıcak İstanbul'da, yok efendim, hayır (önce yo yo yazıyordu, sonra iki yo fazla dedim yo hayır yaptım, en sonunda öyle abartılmaz böyle abartılır diyerek şu anki halini aldırdım) bundan bahsetmeyeceğim zaten hissediyorsunuzdur buradaysanız, değilseniz de ne mutlu size (burası işte İstanbul dışı serin bir yerde olduğunuz varsayımının olduğu yer, yoksa ha İstanbul ha başka bir yerde sıcaklardan bunalmanız bir şeyi değiştirmiyor). Yeni Blogger'ın da her yeri güzel olmuş da, sağ üst taraftaki fotoğrafın aslı dikdörtgen olduğu için çok basık ve görüntü oranı bozuk görünüyor. Alışılır yine de sanırım (yazı ilerledikçe bende böyle oluyor oradan çıkardım). Yazmak için çok fazla yer olunca insan daha az yazabiliyormuş. Örneğin bir şarkı hakkında nerede bahsedeyim diye düşünürken bazen dinlediğimle kalıyorum (neden yetmiyorsa). Sadece kendisini paylaşıp geçmek veya hakkında iki satır da olsa yazmak, hangisi daha iyi? Ya da geriye dönüp bakınca aradan çok zaman geçtikten s