maidis

Geçtiğimiz aylarda bir Kindle sahibi olmamla geç de olsa e-kitap dünyasına adım atabilmiştim. Ne yazık ki e-kitap konusuna geç kalan sadece ben değildim ama. Daha kaygı verici bir şekilde ülkemiz de e-kitapta iyi bir konumda değil şu an . Biraz daha iyimser bakarsak olması gerektiği kadar iyi değil diyebiliriz. idefix ve diğer e-kitap siteleri bir başlangıç ama ticari öncelikler, vergilerin e-kitaplar için özelleştirilmemiş olması, platform bağımlı standart tercihleri ne yazık ki e-kitapları herkes için kolayca erişilebilir olmaktan çok uzakta tutuyor. Neyse ki arada çok güzel haberler de karşımıza çıkıyor, bugün de öyle oldu. Ülkemizdeki e-kitaplarla ilgili gelişmeleri kontrol ederken  MEB Dünya Klasikleri e-kitap projesiyle karşılaştım. Karşılaşır karşılaşmaz da projeyi yürüten Hasan Hüseyin Koşar 'a merak ettiğim soruları e-postayla göndererek birinci ağızdan bilgi almak istedim. Merhaba,  mebdunyaklasikleri.blogspot.com sitesini daha yeni gördüm ve çok sevindim. Proje

Bu röportaj aslen Jennifer Cloer tarafından 25 Haziran 2012'de 30 Linux Kernel Developers in 30 Weeks: Sarah Sharp başlığıyla Linux.com'da yayımlanmıştır. Çevirisini yapmak ve burada yayımlamak için herhangi bir izin alınmamıştır. Çevirideki verilen bazı bağlantılar asıl yazıdakinden farklı olabilir. Çevirideki ve yazımdaki karşılaşılan yanlışlar yorum olarak bildirilebilir. Yazıda kullanılan görseller asıl yazıdan alınmıştır ve tüm hakları eser sahiplerine aittir. Bu, her hafta farklı bir Linux kernel geliştiricisinin profilini tanıttığımız 30 hafta serisinin üçüncü profili. Geçtiğimiz hafta Thomas Gleixner 'i tanıtmış ve onun öncesinde de Linus Torvalds ile seriye başlamıştık. 2012'nin geri kalanı boyunca yayımlayacağımız profiller, bu geliştiricilerin işlerini nasıl yaptığını anlatmada, onlarla nasıl çalışılacağıyla ilgili önemli ipuçları vermede ve nasıl mutlu şekilde yaşadıklarını göstermede yardımcı olacaktır. İsminiz? Sarah Sharp Toplulukta nasıl bi

Henüz proje tarafından resmi bir açıklama gelmemiş olsa da topluluk içinden kişilerin elde ettikleri verilere göre büyük bir olasılıkla Pardus'ta  kendisinden geriye  Pardus ismi dışında pek bir bir şey kalmayacak. Bu benim için çok üzücü ve hala inanmak istemediğim güçlü bir ihtimal. Açıkça böyle bir gelişme beklemiyordum çünkü  Pardus’un geleceğine yön verecek, gerekli kararları alacak bir kurul oluşturuluyordu ve burada Pardus topluluğunun her kesimini temsil edecek üyeler olacaktı. Temsilcilerin seçimi henüz daha yeni -ve öyle ya da böyle- tamamlanmışken ve ilk toplantıları  29 - 30 Haziran tarihlerinde gerçekleşecekken Pardus proje yönetiminin topluluğa danışmayı bırakın haber dahi vermeden Pardus'un harika ve modern tabanını bırakıp Debian tabanına geçmiş olmasını kendi adıma saygısızlık olarak görüyorum. Pek çok kişi de bu rahatsızlığı paylaşıyordur diye düşünüyorum ve yarın başlayacak toplantıda da dile getirilecektir. Eğer yarın başlayacak toplantı sonrasında Pard

Türkiye'de Korku Burnu ismiyle gösterime giren Cape Fear 'da kendisine haksızlığa tahammüllü olmayan psikopatımız hapishanede cezasını uzatacak ısırmalara devam ederken bir yandan da dünya klasiklerine ve hukuk kitaplarına sarar. Hatta kendini o kadar geliştirir ki savunmasını üstlenir ve bu sırada işlediği son suçta kendisine avukatlık yapan kişinin bir belgeyi hasır altı ettiğini öğrenir. Daha önceden okuma yazma bilmeyen ve okuma macerasına Cin Ali ayarında kitaplarla başlayan kötü karakterdeki bu entelektüel gelişme, içinde bulunduğu boktan durumun ve öfkenin bir yan etkisi elbette. Sayılı gün çabuk geçer, psikopatımız içindeki intikam ve içeride edindiği pek de hoş olmayan derin yaşanmışlıklarla birlikte serbest kalır. Bundan sonra da Bowden ailesi için kötü olaylar peşi sıra gelişir. Cape Fear, Martin Scorsese'nin yönettiği, başrollerini Robert De Niro, Jessica Lange, Nick Nolte ve Juliette Lewis'in oynadığı türün hakkını veren bir gerilim filmi. 1991 yapımı

Bu röportaj aslen Jennifer Cloer tarafından 18 Haziran 2012'de 30 Linux Kernel Developers in 30 Weeks: Thomas Gleixner başlığıyla Linux.com'da yayımlanmıştır. Çevirisini yapmak ve burada yayımlamak için herhangi bir izin alınmamıştır. Çevirideki verilen bazı bağlantılar asıl yazıdakinden farklı olabilir. Çevirideki ve yazımdaki karşılaşılan yanlışlar yorum olarak bildirilebilir. Yazıda kullanılan görseller asıl yazıdan alınmıştır ve tüm hakları sahiplerine aittir. Her hafta farklı bir Linux kernel geliştiricisinin profilini tanıttığımız 30 hafta serisinde ikinci isimdeyiz. Geçen hafta Linus Torvalds ile seri başlangıcı yapmıştık. 2012'nin geri kalanı boyunca yayımlayacağımız profiller, bu geliştiricilerin işlerini nasıl yaptığını anlatmada, onlarla nasıl çalışılacağıyla ilgili önemli ipuçları vermede ve nasıl mutlu şekilde yaşadıklarını göstermede yardımcı olacaktır. İsminiz? Thomas Gleixner, lakabım: tglx Toplulukta nasıl bir rolünüz var veya şöyle soralım h

Bu röportaj aslen Jennifer Cloer tarafından 11 Haziran 2012'de 30 Linux Kernel Developers in 30 Weeks: Linus Torvalds başlığıyla Linux.com'da yayımlanmıştır. Çevirisini yapmak ve burada yayımlamak için herhangi bir izin alınmamıştır. Çevirideki verilen bazı bağlantılar asıl yazıdakinden farklı olabilir. Çevirideki ve yazımdaki karşılaşılan yanlışlar yorum olarak bildirilebilir. Bazı yerleri tam olarak doğru çeviremeyeceğimi düşündüğümden çevirmedim. Bu yazı için Linus Torvalds'ın LinuxConf Avustralya'yı sevdiğini ama her sene katılamadığını anlattığı bölüm kısaltılmış ve ... ile belirtilmiştir. 30 Haftada 30 Linux Kernel Geliştiricisi'ne hoş geldiniz! Bu, her hafta farklı bir Linux kernel geliştiricisinin profilini tanıttığımız 30 hafta serisindeki ilk durağımız. Linux kernel geliştirme topluluğu pek çok yönden benzersizdir. Bu topluluğu oluşturan bireylerin, dünyanın en büyük ortak geliştirme projesini yönetmede sorumlulukları ve işletim sistemi ile diğer te

Ülkemizde Kayıp Ada ismiyle gösterilen Land of the Lost , Lost'a da ilham verdiği söylenen 1974 yapımı aynı isimli dizinin 2009 yapımı film uyarlaması bir abzürd komedi. Fikirleri nedeniyle bilim dünyasından dışlanan bir bilim insanı kendisine hayran bir araştırma görevlisi ve cahil bir zirzopla bir uzay-zaman  girdabından geçerek alternatif evrene gider. Üçlünün, dinozorlar ve diğer fantastik yaratıklarla dolu bu dünyada tek dostu Chaka adlı bir primat olacaktır. Eleştirmenlerce beğenilmeyen ve gişede umduğunu elde edememiş bir film Land of the Lost. Brad Silberling'in yönettiği film muhteşem bir komedi sunmuyorsa da izlenmeyi hak ediyor, en azından türe sevenlerce. Başrollerdeki Will Ferrell, Anna Friel ve Danny McBride ise güzel bir ekip olmuş bence. Filmdeki diğer iki önemli karakterden Chaka'ya Jorma Taccone ve Enik'e ise John Boylan hayat vermiş. İzlemeyi düşünüyorsanız bundan sonrasını izledikten sonra okumanız daha iyi olabilir. Dinozorun ceviz olayına

NetPositive , BeOS için  Haiku biçimindeki hata mesajlarıyla meşhur  bir internet tarayıcısıdır. Geçtiğimiz haftalarda Google+ üzerinde Haiku hakkında bir yazı paylaştığımda bu hata mesajlarını listeleyen bir sayfayla karşılaşmıştım . O an hemen çevirmeye başladıysam da sonra vazgeçmiştim. Bugün de sebepsizce kendimi bunları çevirirken buldum. Bu sefer vazgeçmedim.  Error reduces Your expensive computer To a simple stone. Hata düşürür Bilgisayarın değerini Basit bir taşa. To have no errors Would be life without meaning No struggle, no joy Hiçbir hata olmaması Anlamsız hayat gibidir Mücadele yoksa sevinç de yok Yesterday it worked Today it is not working The web is like that. Dün çalışıyordu Bugün naz ediyor İnternet böyledir. Cables have been cut Southwest of Northeast somewhere We are not amused. Kablolar kesilmiş Kuzeydoğuda, güneybatıda biryerlerde Hiç komik değil. First snow, then silence. This expensive server dies So beautifully. Önce

Calligra her ne kadar ülkemizde fazla bilinmese de hızla gelişmekte olan bir ofis ortamı. Benim gibi bir ofis ortamından beklentileriniz pek uç noktaları içermiyorsa ve KDE ile tam uyumlu yazılımları daha çok seviyorsanız kesin göz atmanızı tavsiye ederim. Calligra'yı kullanmaya başladığınızda ilk dikkatinizi çekeceklerden biri Calligra'nın Türkçe kullanılamaması olacaktır. Bunun nedeniyse şu an Calligra'nın Türkçe çevirilerinin nicelik olarak belli bir seviyenin altında olması ve dağıtımlarda Türkçe çeviri paketlerinin yer almaması. 13 Haziran'da KDE Yerelleştirme listesine bir mesaj göndererek yavaştan Calligra çevirileri üzerinde çalışmaya başlayacağımı haber verdim. İlk önce daha önce hiç çevirisi yapılmamış küçük çeviri dosyalarını çevirdim. Daha sonra da küçük bir bölümü çevrilmemiş orta boyutlu çeviri dosyalarını aradan çıkardım. Bunlardan sonra geriye sadece ana Calligra uygulamaları kaldı. Bu noktada günlükte bir yazı yazarak yardım etmek isteyebilecek

Müfettiş Gadget çocukken kaçırmamaya çalıştığım çizgi filmlerden biriydi ve bu çizgi filmi izleyen hemen hemen herkes gibi benim de deli gibi merak ettiğim bir sır vardı. Kötü adam kimdi, yüzü neye benziyordu, neden yüzü gösterilmiyordu? Çizgi filmin baş kötüsü her zaman koltuğunda oturur ve görünen tek kısmı olan eliyle kedisini severdi. Kimse Müfettiş Gadget'ın tek bir bölümünü bile kaçırmayı göze alamazdı. Çünkü tam da o bölümde görünebilirdi  Dr. Claw 'ın yüzü. Bugün şans eseri Dr. Claw'ın yüzünün sonunda ortaya çıktığını öğrendim. Sonunda diyorum çünkü orijinal serinin son bölümünde dahi görünmemişti Dr. Claw'ın yüzü. Bu büyük olaya vesile olan da hak sahiplerinin Müfettiş Gadget'tan biraz daha para kazanma isteği. İnsanın aç gözlülüğü de olmasa böyle çok sıkı korunan sırları asla öğrenemeyeceğiz. Aşağıda Müfettiş Gadget'ın resmi oyuncaklarından biri olan Dr. Claw karakterinin görüntüsü yer alıyor ve pek çoğumuz için dünyaya ait bir sır daha geride

Geçtiğimiz hafta sonu dizüstü bilgisayarıma Fedora 17 'nin KDE özelleştirmesini yükledim. Yaklaşık üç günlük uğraşmalar sonucunda hemen hemen Pardus kurulum sonrası seviyesine çıkarabildim diyebilirim Fedora'nın KDE sürümünü. Ama hala birkaç önemli konu var halletmem gereken. Bunun için de birkaç paket yapmam gerekecek gibi. Bunun için de nasıl RPM yapılacağını öğrenmem. Bu sebeplerle başta kendim için olmak üzere RPM paket yapımını merak edenler için fena sayılmayacak bir başlangıç noktası oluşturmaya çalıştım. Sanırım bu belge bana  Zemberek , Dropbox Dolphin eklentisi ve Cinelerra 'yı paketlememde epey yardımcı olacaktır. Daha fazlasına ihtiyacım olacağını en azından şu an için düşünmüyorum. Sunumdaki hatalar veya eksik gördüğünüz şeyler için yazıya yorum bırakabilirsiniz. Sunum dosyalarını indirmek için aşağıdaki bağlantıları kullanabilirsiniz. Sunumu Calligra Stage ile hazırladım, nedense LibreOffice Impress ile arkaplan düzgün görüntülenmiyor. Bu yüzden C

Bugün dikkatimi çeken harika ve çok eğlenceli bir şarkı Jungle Drum. Emiliana Torrini'ye ait bu çalışma hakkında detaylı bilgi için Ekşi Sözlük ve Wikipedia 'ya bakabilirsiniz. Şarkının sözlerinin Türkçe çevirisi ise çeşitli sitelerde [ 1 , 2 , 3 ] bulunuyor. Hepsinin aynı mı yoksa farklı farklı mı olduğuna bakmadım. Sitelerin kapanma ihtimaline karşı ilk bulduğum bağlantıların hepsini ekledim. Şarkının halihazırda bir çevirisi olmasaydı da ben çevirecektim. Jungle Drum ayrıca İzlanda'nın tanıtım videolarından birinde de kullanılmış, gitmemek için bahane bırakmıyor bence: Inspired by Iceland Video from Inspired By Iceland on Vimeo . Jungle Drum'ı Alman grup The Baseballs da yorumlamış ve Avusturyalı hip hopçı Chakuza ise parçadan örnekler içiren  Jungle Drum Mix isimli bir çalışma yapmış. Şarkı tekrardayken diğer Türkçe yazılara da bakayım dedim, siz de isterseniz: Emiliana Torrini - Jungle Drum Emilíana Torrini - Jungle Drum - Otomatik yanıt mı? P

The Hangman's song Armageddon time is coming soon. The fires will turn us all into dust. And we will be judged one last time. You, your son, and me. The days will turn black you soon will see Soon we'll all be swinging from that tree Pray your neck breaks when the rope is taught Pray your mother isn't there to see oooooh oooohhh woe is me... The state has put a date on me. We will all be standing in a row Fires of death chewing at our shoes And we'll all be wearing navy blue All out earthly goods we'll also lose oooooh oooohhh woe is me... The state has put a date on me. Armageddon time is coming soon. The fires will turn us all into dust. And we will be judged one last time. You, your son, and me. oooooh oooohhh woe is me... The state has put a date on me. oooooh oooohhh woe is me... The state has put a date on me. Asılmış Adamın Şarkısı Mahşer günü şimdi geliyor. Ateş bizi kül edecek. Ve son bir kez yargılanacağız. Sen, oğl

NVIDIA olsun AMD olsun bir süredir özgür yazılım dostu bir çizgide olsa da hala gerçek bir özgür grafik kartından söz etmek zor. İsveç'ten Anton ve Per isimli iki geliştirici FPGA ile kendi ekran kartlarını inşa ederek bu durumu değiştirmeye çalışıyor. Projenin ismi ORSoC ve opencores.com üzerinden erişilebilir durumda. ORSoC'ın geliştiricileri ekran kartı için bir Digilent Atlys  [Türkiye'de şuradan alınabilir sanırım] FPGA geliştirme kartı kullanıyor. Kart şimdilik çizgiler, dokulu üçgenler, nokta esaslı veya vektörel yazı tipleri ve birkaç 3B kafes çizebiliyor. Proje şimdilik gelişmiş OpenGL oyunları veya Steam gibi uygulamaları çalıştıramıyor ama tüm bu grafik hızlandırıcı çalışmaları kendi başına inanılmaz bir iş. Ekran kartının çalışmasını gösteren birkaç video demo bulunuyor. Bunlarda dönen bir 3B küp, poligon çizimi ile dönüşümü ve birkaç doku görülebilir. ORSoC biraz yavaş ama bu çalışmanın henüz ekibin kullandığı FPGA için eniyilemeye başlanmadı