maidis

Wine harika bir proje. Bizlere başka bir işletim sistemi için yazılmış yazılımları, oyunları ve aklınıza gelecek diğer şeyleri çalıştırmak için bulunmaz bir şans veriyor. Sevmeyenleri de var, bana ilginç gelir. Konumuz Wine'nin ne kadar harika olduğu veya bazı kişilerin neden Wine'yi sevmediği değil, Wine'nin en önemli eksikliği hakkında. Wine yazılımları çok güzel görünmüyor. KDE veya GNOME'nin renk şemalarını ve yazıtipi tercihlerini kullanmıyor çünkü. Bu gerçekten çok kötü, sadece bir iki yazılım bile kullansanız dayanılacak gibi değil. Wine ile Windows temalarını kullanabilirsiniz ama bu Wine'yi oldukça yavaşlatmaktadır. Ayrıca kullandığınız KDE veya GNOME temasına uygun bir taneyi nereden bulacaksınız? Ama yapılabilecek bir şeyler de yok değil. Her ne kadar ben sadece KDE için nasıl yapılacağını söyleyecek olsam da aynı işlemleri üç aşağı beş yukarı değişikliğin ardından GNOME için de uygulayabilirsiniz. Hatta diğer masaüstü ortamları için uygulanabilmesi de

KDE'nin takvim programcığı masaüstündeyken sade bir görünüm almadığı için masaüstüne ekleyemiyordum. İstediğim Windows Vista'dakine benzer bir şeylerdi . Hem güzel bir takvim programcığına ihtiyacım olduğundan hem de bir programcığın nasıl yapılacağını merak ettiğimden, kendim için merhaba dünya'dan az hallice bir şey çıkardım. Daha yeni bitti, birkaç şey daha eklenebilse güzel olacak. Sizindir , dilediğiniz gibi kullanın ( WTFPL ). Eğer siz de kendiniz için programcıklar yapmak isterseniz: Plasma - Getting Started Introducing KDE 4 plasmoids Creating Plasmoids kde-look.org - plasmoids (basitten karmaşığa doğru) ve tabii ki KDE ile birlikte gelen programcıklar

Geçenlerde gezegende yer alan Linux Berbattır! 'ı hatırlıyorsunuzdur. Bryan Lunduke, 2009'da yaptığı bu sunumu geçenlerde tekrar gerçekleştirmiş ve sunum dosyasını ve sunum videosunu günlüğünden yayınlamış . Eğer henüz izlemediyseniz bakabilirsiniz. Sunum dosyasının Türkçe çevirisini de şuradan edinebilirsiniz. Konu ayrıca şurada da biraz tartışılır gibi olmuş.

identi.ca - Buzz Google profil ayarlarınızı açın . identi.ca sayfanızı profilime özel bağlantılar ekle bölümünden ekleyin. identi.ca bağlantısını düzenleyin ve bu sayfa benimle ilgili bir profil seçeneğini aktifleştirin. Değişikleri kaydederek Google profil ayarlarını kapatın. Gmail hesabınızı açarak Buzz'a geçin. Site bağlama bölümünden identi.ca'yı ekleyin ve ayarları kaydedin. Detaylar için How can I add identi.ca? 'ya ve Bağlantılarım bölümü hakkında 'ya bakın. Bu yöntem Buzz'un doğrudan desteklemediği siteler için de uygulanabilir. identi.ca - Twitter identi.ca'yı açın. Bağlan bölümüne geçin . Twitter ayarlarını açın . Twitter hesabıma bağlan (ya da yakında buna benzer bir isim alacak olan) düğmesine basın. Twitter sayfanıza identi.ca uygulamasının erişebilmesi ve bu sayfayı güncelleyebilmesi için gereken izinleri verin. identi.ca - Facebook identi.ca> Bağlan> Facebook yolunu takip edin . Facebook ile bağlan düğmesine basın ve y

Neden Besleme Bunu Ekşi Sözlük'teki yazdıklarımı günlüğümde gösteremediğimde fark ettim: her sayfanın bir beslemesi yoktu ve bu bazen çok kötü bir şey olabiliyordu. Konuyla ilgili önceki yazdığım girdiyi güncelleyerek burada yazacaklarımı iletecektim ama ekşi engine sıçınca benim yazım da uçtu sayıldı. RSS desteği olmayan sayfalara RSS desteği verdiğini iddia eden onlarca servis var. Bunlardan bazılarının kullanımı oldukça zor, bazıları çalışmıyor, bazıları ise ücretli. Bu servisler arasından sıyrılan isim ise Ponyfish . Ponyfish RSS Besleme Üreteci Ponyfish, herhangi bir sayfadan RSS beslemesi üretebileceğiniz ücretsiz bir internet servisidir. Üyelik oluşturmadan da besleme oluşturabiliyorsunuz ama bu beslemeler silinebiliyor sanırım uzun süre kullanılmadıklarında sanırım. Bir hesap açarak ücretsiz olarak üç besleme oluşturabiliyorsunuz. Daha fazlası için ise ücretli bir sürüme güncelleyebiliyorsunuz. Ekşi Sözlük'teki veya besleme desteği olmayan başka bir sitedeki bes

RSS hakkında yazacağım bir yazıda bağlantı olarak vereceğim yazının kime ait olduğunu araştırırken, sanırım yanlış izlerle çocukluğuma ait güzel bir kare canlanmış oldu zihnimde.

Sleazy Listening: Pierre Bachelet - Histoire d'O Öteki Sinema - Histoire d’O (1975) Ekşi Sözlük - Histoire d'O IMDb - Histoire d'O

2007'den 2009'un sonlarına kadar sadece Pardus'u kullandım işletim sistemi olarak. Masaüstü bilgisayarım bozulduktan sonra bir dizüstü edindim ve dizüstü ile birlikte hediye edilen Windows Vista ile çift işletim sistemi kullanma deneyimine nail oldum. Windows Vista'yı çok nadir açsam da elimin altında çalışır bir Windows'un bulunması açısından çok iyi oldu. WINE ile çalıştıramadığım bazı yazılımları kullanabiliyorum. Yanlız çift işletim sisteminin de ayrı dertleri varmış, bunu da görmüş oldum. Hepsinden bu yazıda bahsetmeyeceğim, sadece bunlardan benim için en önemli olanından bahsedeceğim. Pardus'tan Windows Vista'nın dosya sistemine erişebilirken, Windows Vista'dan Pardus'un dosya sistemine erişemiyordum. Elbette bir şekilde dosyaları bu iki sistem arasında dolaştırabiliyordum ama işlerin pek rahat olmadığını söyleyebilirim. Bakalım ne zaman ext4 desteğine kavuşacak ilgili yazılımlar diye beklerken az önce Ext2read 'e bu desteğin eklendiğini ö

Ben istemiyorum. Hele elli tanesini birden hiç istemiyorum. Gmail'i uzun zamandır kullanıyorum. Ondan önce Yahoo'yu kullanıyordum. Uzun zaman Gmail ikinci e-posta adresim olduktan sonra, bir iki yıldır sadece Gmail'i kullanıyorum. Oldukça güzel sayılır. Yalnız Gmail hesabımı ilk açtığımdan beri sol tarafa yerleşerek canımı sıkmaktan başka hiçbir faydası olmayan Bir Arkadaşınızı Davet Edin kutucuğuna şu ana kadar katlandım. Ama az önce sinirimi tepeme çıkarınca bir çılgınlık ederek nasıl yok edebileceğimi ciddi ciddi merak ettim ve Removing the “Invite a Friend” Box from Gmail 'e ulaştım. Önerdiği yöntem oldukça basitti: bana uzak Google'ye yakın olasıca davet hedesinden kurtulmak için kendime sahip olduğum davetiye sayısı kadar davetiye göndermem yeterli olacaktı. Kendime elli tane (sayı ile 50, romen rakamıyla L) davetiye gönderdikten sonra kutucuk alıp başına gitti. Daha ilk günden yapmam gereken bir şeyi bu kadar beklettiğime inanamıyorum. A unutmadan, daveti

budaneki daha önceki Mozilla Firefox eklentileri hakkındaki yazılımlarda ihtiyaç duyduğumu belirttiğim eklentinin ta kendisiymiş. Bu da ne ki? Biraz anlatacağım ama ilk önce videosunu izleyebilirsiniz daha iyi olabilir: Güzel, şimdi de Ekşi Sözlük'teki ve Bildirgeç'teki tanıtımlarını okuyunuz. Kısaca ben de bahsedeyim şimdi. Az önce okuduğum İngilizce bir yazıda anlamını bilmediğim bir kelime görünce sayfa değiştirmek zorunda kalmadan Tureng'de şu kelimenin anlamını bulmak için kesin bir yöntem vardır ama ben bulamıyorumdur dedim ve bu savımda haklı çıktım. Tanıtımı oldukça güzel ve genelde takip ettiğim mecralarda yapılmış olmasına rağmen nedense bu zamana kadar atlamayı başarmışım. İlk defa IE'de görmüş olduğum bu hızlandırıcı hedesi benzerinin Mozilla Firefox'ta kullanılabiliyor olması harika. Bu arada sadece Tureng'de değil pek çok farklı yerde daha sorgulama yapabilirsiniz. mrtksn 'ı tebrik ediyorum, budaneki için.

Altı yaşımdan beri KDE kullanıyorum diyecek kadar olmasa da GNU/Linux kullandığım tüm zamanlar aynı zamanda KDE kullandığım zamanlardır. Bir süre Window Maker ile ilgilendiysem de KDE dışındaki hiçbir masaüstü ortamında aynı rahatlığı bulamadım, bulamıyorum ve sanırım bulamayacağım da. Bunun KDE'nin diğer masaüstü ortamlarından daha iyi olup olmamasıyla bir ilgisi yok sadece KDE ile aynı dili konuşabiliyoruz o kadar. KDE iyidir, hoştur ama KDE'nin beni deli eden o kadar yönü var ki. Bunlardan biri de son zamanlarda dikkatimi çeken ve bununla da kalmayıp canımı sıkan yeni metin belgesi oluşturma işlemi. Bildiğiniz ya da tahmin edebileceğiniz gibi Dolphin'de herhangi bir dizindeyken boş bir alana sağ tıklayıp Yeni Oluştur> Metin Dosyası yolunu takip ederseniz bir iletişim penceresi açılarak size dosyaya vermek istediğiniz ismi sorar. Derdim bunun doğrudan Dolphin içinde (yeniden isimlendirme işlemi gibi yani) olmaması değil, iletişim penceresinden de girerim dosyanın is

Doğru düzgün kullanamadığım pek çok yazılım vardır ama bundan dolayı üzgün olduklarım fazla değil, sadece iki tane: Blender ve terminal tabanlı metin düzenleyiciler. Blender ayrı hikaye. Terminal üzerinden çalışan metin düzenleyicilerde ise ismini koyamadığım bir gariplik var ve beni gerçekten korkutuyorlar. Bu yüzden işim düştüğünde sadece nano'yu -alt kısımda kısayol tuşlarını gösterme gibi harika bir özelliğe sahip olduğundan- kullanabiliyorum ve işimi halledip hemen kaçıyorum. Bu kadar insan terminal tabanlı metin düzenleyicileri sevip, sayıp bir de üstüne bunları kullanıyorsa elbet bir bildikleri vardır ama ben bunu bilmiyorum ve konsola düşmedikçe bunları kullanmıyorum. Neyse karşılaştırma yapmayı bir kenara bırakıp asıl konumuza döneyim: Kate ve diğer uygulamaları borulamak. Kulağa biraz garip geliyor ama güzel bir şeymiş. Ben de Kate'de nasıl yapılacağını Boxes hakkında yazdıklarımdan sonra öğrendim, o zamana kadar Araçlar menüsü altında bulunan Metni Filtrele yan

Nisan'ın ilk günü oldukça güzel başlamıştı. Şakalar, komiklikler filan. Ama daha sonrasında doğrudan beni ilgilendirmemesine rağmen ucu bana da dokunan bazı olaylar (polisiye, macera, dram) nedeniyle internetimi kaybettim. Sanırım internet için başka bir çözüm buluncaya kadar da internet bağlantım olamayacak. İnternet bağlantım olamayacağı için de internete çok fazla giremeyeceğim. Zaten benden çok az haber alabilenler iyice telaşeye düşmesinler diye yazıyorum. Tekrar görüşünceye değin. Of ya.

sana blog tutacağım demiştim bak ben sözümü tuttum sen ve senin gibiler için bir kısa twitle bitti sanırsın blog vakti canım dinle yanarsın bu girdiyi o yazara okutursun sen bir alan adına avuç dolusu para yatırırsın sitelere gir hadi profil oluştur para eder mi ruhun kaç kuruştur yazmalı herkes kasmalı dön gel blogcudan az yazılmış ikinci el duruşu yoktur ama hep sözü ağdalı görüşü de tıraştır oynar başlı utanmadan bloguma girer bir de yorum yazar sanki çok sikimde siteni söyle bana fiyatı ne kadar bendeki yürek ulan allahına kadar eksik blog bunu herkes duysun babana da söyle sana blog kursun palavra anlat bundan bana ne sen blog tut kıldan tüyden seni seviyordum aşkım hadi siktir beynindeki boşlukları doldurt tekrar tekrar dinle bak bir söz daha yerinde duramazsın sen benim yazacağım konu değil karaladığım müsvedde bile olamazsın boş ver kafka bir üçlü yapalım kol gibi girsin biz de yol alalım siz de dinleyin sözleri jazzdır eksik blog hadi beni yaz