ELMA

Elmayı tam otuz yedi ısırıkta bitirmişti. Böyle garip huyları yoktu ama bu kez ne olduysa böyle bir şey yapmıştı. Tam oyuz yedi ısırık. Bu bir dünya rekoru muydu, yoksa vasatın altı mı ondan da haberi yoktu. Herhangi bir amacı yoktu zaten bunu yaparken. Sadece ilk ısırıkta bir son ısırıkta otuz yedi demişti. (Aslında bundan önceki cümle yalan, sadece olayı daha kısa cümlelerle anlatabilmek için gerçeği biraz saptırdım. Saymaya elmadan birkaç ısırık aldıktan sonra karar verdi ve altı ısırık aldığını diş izlerinden anlayarak saymaya devam etti. Acaba elmayı yemek için mi ısırıyordu yoksa saymak için mi? Saymadan önce gerçekten de yemek için ısırıyordu ama bu sefer saymayı da düşündü ve işleri karıştırdı.) Otuz altı da bitirebilirdi ama son ısırığı yeteri kadar iyi değildi.

Elma yeşildi, tadı da tam istediği gibi. Zaten kırmızı bir elmayı kaç ısırıkta yediğini hesaplayamazdı. Sevmiyordu çünkü. Sanki yeşil ve kırmızı elma iki farklı meyveydi onun için. ne kadar saçma sapandı kendisi bile şaşıyordu.

Elmadan arta kalanlara baktı, dişleriyle ona verdiği yeni şekle. Çok beğendi. Fotoğrafını çekmeye bile yeltenecekti hatıra olur diye ama tembelliği ağır bastı, fotoğrafa otuz yedi ismini verme hayalide suya düştü.

Elma yemek o geceki planları arasında yoktu. Ama gökten düşen üç elmadan ona da pay çıkınca yatmadan önce yedi bitirdi elmayı, bir masalın daha bittiğini düşünürken.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Diğer Dillerde Hoşçakal

Mızıka Tabları Nasıl Okunur

conio.h